Havada Kalan Güvercin şiirsel çağrışımları olan bir ad. Görsel imgesiyle hemen zihne yerleşiveriyor. Şiirler de adı gibi güzel. Yaprakların arasından acıyla kararmış çiçekler hasretle çığlıklanan dizeler dökülüyor. Günlerdir yanımda gezdiriyor açıp açıp okuyorum. Bir kardeşin öldürülen kardeşi için yaktığı türküler.. Okurken yüreğimin kabaran dalgalarını bastırmaya çalışıyorum. Yıldırımın yaktığı yer kabuk bağlamış olsa da acı bir yerlerden yol bulup "Issız sular gibi" sızıp kanıyor. Kitaba bu adın konulmasının ardında insanı duygulandıran sevimli bir öykü duruyor. İlhan Erdost'un kızı Türküler'i İlkokula her gün amcası Muzaffer götürüyor. Yine bir gün Türküler'in küçük eli amcasının avucu içinde Kızılay'daki üst geçitten geçerlerken demir korkuluklara konmuş bir güvercin aşağıda yükselen gürültüden ürküp havalanıyor. Çevrede konacak bir dal da yok. Türküler çocuksu bir merakla amcasına sesleniyor: "Amca nereye konacak bu güvercin şimdi?" Amca suskun. Aynı çocuksu soru yineleniyor: "Amca söylesene nereye konacak bu güvercin şimdi?" Türkülerin yanıtsız sorusu amcanın zihnine yerleşip bir zaman sonra şiirsel bir imgeye dönüşüyor ve İlhan için yazdığı şiirler toplamına ad oluyor. Türküler'in uçuşunu merakla izleyip nereye konar kaygısını duyduğu güvercin babası için yazılmış şiir kitabı kapağına konuveriyor.
Metin Demirtaş