Van gölü çevresi dört mevsim güzeldir hayranlık vericidir. Bu gezilerim sırasında arkadaşlarla Van'ın ünlü kalesini dolaştık Van Gölü'nün sodalı suyunda yıkandık. Nemrut'a çıktık bir kazan ağzını andıran kocaman krateri gezdik burada yazın göçebeleri barındıran soğuk ve sıcak su göllerinin kıyısına indik. Van Gölü çevresinde birbirinden yalçın dağlar sıralanır. Yaylalar sonbaharda da yemyeşildir ve yol boylarında mor koyun sürüleri dizilir.
O yörede dağ eteklerindeki yollan izlerken Araş'in öte yakasını Erivan tarafını garip duygularla seyrettim. Sınır iki dünyayı ayırıyordu ve orası bizden çok uzaktı Öbür yanda bizim uğruna dövüştüğümüz nice belalara katlandığımız sosyalizm özgürlük ve mutluluk vardı... En azından biz öyle sanıyorduk. O günden bu yana yıllar geçti güvendiğimiz dağlara kar yağdı.
Aylardan ocaktı ve İsveç'in bol yağışlı kışlarından biri yaşanıyordu. Yerde 30 40 santim kar vardı çamlar karla örtülüydü ve göller buz tutmuştu. Ama ne soğuk ne kar bir sorun değildi. Evler işyerleri taşıtlar standart bir sıcaklığa sahipti ve dışarda insanlar soğuktan korunmak için sert kış koşullarına uygun kozmonot elbiselerini andıran kaim elbiseler giyiyorlardı.
İran Irak arasındaki bu sınır bölgesi her iki yanda da Kürt peşmergelerinin denetiminde idi. İki ülke arasında süregelen savaşa rağmen buraya ne İrak ne de İran ordusu sokulabiliyordu. Savaş güney sınırları üzerinde idi. Dört bir yanda Kürt partileri arı kovanlarını andıran üsler kurmuşlardı ve binlerce Kürt peşmergesi ülkelerini özgürleştirmek için kahramanca savaşıyorlardı. Kendi doğalarına hakimdiler kendi insanlarından destek görüyorlardı ve iyi savaşçıydılar.
Kuşkusuz yılların dize getiremediği insanlar da oldu. Ve mücadele alanı hiç boş kalmadı. Büyük bir sorumluluk duygusu ve özveri ile gecelerini gündüzlerine katarak çalışan bu eski kadroların ve mücadele bayrağını devralan yenilerin çabasıyla partimizin örgütsel çalışması sürerek bugünlere kadar geldi.