Sosyal politika bir uzlaşı kültürüdür. Avantajlı kesimle dezavantajlı kesim arasında köprü kuran ve bu iki ayrı kesim arasındaki uçurumu azaltan bir rejimdir. Bu bağlamda işçi-işveren ilişkileri gelir dağılımı sosyal güvenlik yoksulluk gibi sorunların çözümünde sosyal politika önemli bir rol üstlenmiştir. Bu anlamda devletin rolü ise çok daha fazla bir önem taşımaktadır. Zira bu konular serbest piyasa şartlarının insafına bırakılamaz. Devletin burada bir organizatör ve katalizör görevi yapması gerekmektedir. Yani devletin bu avantajlı ve dezavantajlı gruplar arasında bir nevi arabuluculuk veya ombusmanlık görevi bulunmaktadır. Bu görevini yerine getirebilmesi için daha çok dezavantajlı grupların lehine bir dengeleyici unsur olarak aktif rol üstlenmesi gerekmektedir. Devlet bu rolünü çok iyi oynayamazsa işçiler kadınlar çocuklar gibi dezavantajlı kesimler vahşi kapitalizmin pençesinde zulümle muamele görmeye mahkum olurlar.