Teknik olarak haber fotoğrafçılığı Roger Fentonla başlamış olsa da haber fotoğrafçılığının kurumsal anlamda belli bir şablona oturması Almanyada Weimar Cumhuriyeti döneminde gerçekleşti ve bu dönemde haber fotoğrafçılığı büyük gelişme gösterdi. Ancak Adolf Hitlerin iktidara gelişinden sonra çoğunluğu Yahudi asıllı olan bu uzman kadro yavaş yavaş Fransa ve İngiltereye göç etmeye başlayarak tüm tecrübelerini bu ülkelerde çıkartmış oldukları yayınlara ya da kurmuş oldukları ajanslara aktardılar. İkinci Dünya Savaşının başlamasıyla birlikte bu kadronun bir bölümü ABDye gitti ve gerçek anlamda haber fotoğrafçılığının tohumlarını burada attı. Ardından haber fotoğraflarının tiraj üzerindeki etkisini keşfeden gazete sahipleri gerek fotoğraf editörlerine gerekse haber fotoğrafçılarına sınırsız olanaklar sağladılar. Dolayısıyla bu dönem haber fotoğrafçılığının altın çağı oldu.
Ancak öncelikle televizyonun ağırlığını gittikçe hissettirmesi ve daha sonra ortaya çıkan internet gibi kitle iletişim araçları haber fotoğrafçılığının gelişimini durdurdu. Hatta haber fotoğrafçılığının sonunun geldiğini söyleyen yayın yönetmenleri ve editörler dahi oldu. Ancak insanlık için büyük bir travma olan New Yorktaki 11 Eylül saldırısı ile birlikte haber fotoğrafçılığının basının daha doğrusu görsel iletişimin ayrılmaz bir parçası olduğu daha iyi anlaşıldı.
İşte bu kitap haber fotoğrafçılığının doğuşundan itibaren kat ettiği mesafeyle birlikte onun daha randımanlı kullanılmasına dönük daha eğitici ve öğretici bir kitap olarak tasarlandı. Kitaptaki bölümlerde sadece haber fotoğrafçılığının tarihsel süreçleri anlatılmayıp haber fotoğrafçılığı ve ona bağlı olan yan unsurların da nasıl ortaya çıktıkları hangi aşamadan geçtikleri anlatıldı ve nasıl daha sağlıklı işleyebilecekleri ile ilgili çözüm önerilerine de yer verildi.