Kendi coğrafyasında ait olduğu Türk-İslam medeniyetinin merkezî ve öncü gücünü oluşturan Osmanlı bu medeniyetin düşüş trendine girmesiyle Avrupa medeniyetinin çekim alanına girmiştir. Türk toplumunun Batılılaşma ve Avrupa'ya ait olma serüveninin eskilere; iki asrı aşkın bir süreye dayandığı bilinmektedir. Kendi özünü oluşturan medeniyetin üretici ve kuşatıcı enerjisinin tükenmesi Osmanlı'nın dikkatini yakın ve yükselen medeniyet olan Avrupa'ya çevirmiştir. Özelde Avrupa'nın genelde ise Batı düşüncesinin üretim ve teknolojik kabiliyeti; Osmanlı yeni döneminde ve yeni toplumsal dönüşümünde çekici ve dönüştürücü güç olarak yer alacaktır. Avrupa Birliği uyum paketleri kurumsal birliğe üyelik anlamında 1960'lı yıllardan sonraki tarihlere dayanmakla birlikte tarihsel kökleri Cumhuriyet dönemindeki inkılap hamlelerine ve Osmanlı'daki ıslahat hareketlerine dayanmaktadır. Batılılaşma sürecinde yaşanan ve hâlen yaşanmakta olan sorunların temeline inildiğinde entegrasyonun önündeki engellerin ekonomik olduğu kadar kültürel ve tarihsel köklere dayandığı da söylenebilir. Hem Avrupalıların hem de Türklerin geçmişle ilgili "tarih hafızası" ve "tarih algılaması" sorunu aşılması oldukça emek isteyen temel bir problem olduğu gibi tarihsel canlılığını da korumaktadır.