Devrim Yurdadön... Kitabın kahramanı.
Rastlantı sonucu bir sahil çayhanesinde tanıştık onunla. Kendini kötü hissedince tahta sandalyelerden birinde soluklanmak için oturmuştu. Tam yere düşmek üzereyken omuzlarından yakalamıştım Devrim Bey'i.
Hastaydı. Yalnız yaşıyordu. Kemoterapiye başlayalı henüz dört gün olmuştu. Kan değerleri düşünce de baygınlık geçirmişti.
Devrim Bey'i yalnız yaşadığı eve götürmüş ilaçlarını vermiştim. Soran gözlerle bakmışım kendisine. Öyle dedi.
Aslında adı Devrim mesleği de avukatlık değildi. Ben uydurdum. Kendisi hakkında gerçek bilgileri yazmazsam bana yaşamöyküsünü anlatacağına söz vermişti. Ben de sözümde durdum.
Bu kitap hazırlanırken hemen her ay buluştuk. O anlattı ben notlar tuttum.
Son zamanlarda belleği hastalığından ve yaşından dolayı bulanıktı. Kitabın diğer kahramanı "Döl İbrahim" yardımcı oldu bize.
Devrim Bey soğuk bir kış günü bizlere veda ederken geride bana yazdırdığı notlardaki sevgisi okuma aşkı paylaşımcılığı kaldı.
Döl İbrahim hâlâ oturduğu evin üst katından Kızkulesi'ni seyretmekte...
Yoldaşları Hakan ise ölüm kardeşiyle yolculuğa çıktı bile...