ben hangi bir kenti tutsam dilsiz eğninden
bezgin çıkrıklar bedestenler geliyor aklıma
epik şiirler kışlalar o konuşkan esnaflar...
avuçları rençberlerden kamburlardan ürken
narin kızlar oluyor sonra ağulu romanlarda
bir kuş dökülür gibi usulca ya da bir güğüm
vurulmuş bir çocuğun ışıldayan terinden
ben hangi yıldızı kovalasam öyle upuzun
bir nemrut seyirtiyor o gülgûn sunaklara
dinç kudüsler topluyor bir azizin harmanisi
ve herkes terk ediyor bizi hayın ve suskun
ölüler duruyor bir katlanarak yaşamaya
pazarlara rakamlar tebelleş oluyor büyücüler
tırmıklarla giriyor evimize reklâm ve efsun
ben hang bir özge söze tutsam dilimi
kanıyor gövdesi çılgın bir uçurumun