Mor Sokak'tı mahallenin adı. Bu ismi mahallenin hemen girişinde bulunan eski ahşap bir evin kapısından almıştı. Mor kapı gelen geçene selam ederken üzerine bulaşan yalnızlığı tokmağı ile karşılardı. Yaramaz çocuklar evin önündeki kapının tokmağına mutlaka dokunurlardı. Tokmak tok bir ses çıkarır ürken çocuklar çığlık atarak kapının önünden uzaklaşırlardı.
Yıkıldı yıkılacak gibi duran ahşap konak apartmanların arasında oyuncak gibi kalmıştı. Yaşı yüzyılı geçen konak çürümüş tahtalarına çökmüş çatısına rağmen hala ayakta duruyordu. Restore edilmek için sırasını bekleyen konak geceleri perili eve dönüşüyor ıssızlığıyla mahalle sakinlerini korkutuyordu.
Önündeki küçük bahçede devasa karadut ağacı dallarını göğe uzatıyordu. Ağaç üzerinde olgunlaşmış kan kırmızısı dutların ağırlığına daha fazla dayanamayarak meyvelerini asfalta döküyordu.
Asfalt yol kan kırmızıydı. Verimli karadut bütün mahalleye meyvesini sunmakta özenli davranıyor eksildikçe artmaya devam ediyordu. Bastıran çöl sıcakları ile karadutlar daha da şerbetlenmişti. Ağacın dallarıyla gölgelenen bahçe arıları ve sinekleri cezbediyordu.