VII. yüzyılın başlarında kadim medeniyet havzalarında canlılığını neredeyse kaybetmiş olan felsefe yaklaşık iki yüzyıl sonra Bağdat'ta başlayan ve Helenistik dünyada oluşan felsefî birikimin Arapça 'ya aktarılmasını sağlayan tercüme hareketi sayesinde tekrar hayat buldu. Tercüme edilen eserler inşa edilmekte olan çok dinli çok ırklı ve çok kültürlü İslâm medeniyetinin farklı entelektüel ilgi ve ihtiyaçları doğrultusunda Müslümanlar tarafından yeniden ele alındı. Bu da dünya felsefe tarihinin felsefî geleneklerinden biri olan İslâm felsefesini tarih sahnesine çıkardı.