Hügo altıncı sınıfa gidiyor. Yetişkin bakış açısından "tipik ergen" çocuk okur bakış açısından "aynı ben" dedirtecek bir karakter... Dünyanın en muhteşem sporcusu en yakışıklı ve havalı kişisi olduğuna inanıyor. Annesi babası ablası öğretmenleri okuldaki öteki çocuklar ve bir de kızlar... Hepsi de Hügo'nun başını belaya sokması için ellerinden ne geliyorsa yapıyorlar. Tabii en iyi arkadaşı Nico'yu da unutmamak gerek. Nico çılgın fikirler konusunda Hügo kadar yaratıcı.
Kahramanlarımızın günümüz çocukları ve ergenleri arasında yaygın olan bir sorunları var: "Kısa yoldan 'para yapmak' ve teknolojinin onlara sunuduğu 'nimetlerden' yararlanmak için anne-baba bağımlılığından kurtulmak". Hügo ve Nico bu işe çözüm bulmaya çalışırken bekledikleri fırsat ayaklarına geliyor. Yeni öğretmenlerinin düzgün konuşamıyor ve yazamıyor olmasından şüphelenip onun bir ajan olduğuna karar veriyorlar. Bu bilgiyi televizyonlara satıp skandal olacak bir haber karşılığında iyi para kazanabilirler... Ama işler pek de bekledikleri gibi gelişmiyor. Üstelik Hügo'nun dersleri de giderek kötüleşiyor. Hatta nefret ettiği kızdan özel ders almak zorunda kalıyor. Bu tam bir kâbus... Neyse ki Hügo bir süper kahraman... Hem hayatla mücadele etmek koca kayaları kaldırmaktan dev canavarlarla savaşmaktan daha zor olamaz öyle değil mi?
Kitabın ince bir mizahla örülmüş güncel bir anlatım tarzıyla işlenen sayfalarından akarken asıl sorunun "ben kimim?" sorusuna cevap bulmak olduğunu düşünüyoruz. Hügo hemen hepimizin benzerini yaşadığı okul aile ve arkadaş ilişkileri içinde komik olaylar yaşarken aslında kendisi olmaya ve kimliğini bulmaya çalışıyor.
İyi okumalar...