Mutluluk kaynağının bizde bulunduğunu mutlu olmasını bileni mutsuz kılmanın insanların elinde olmadığını deneyimimle öğrendim.
Gençlik bilgeliği öğrenme; yaşlılık da uygulama dönemidir. İtiraf ederim ki deneyim her zaman bir şeyler öğretir; ama daha yaşayacağımız süre zamanla ölçülüdür.
Yaşlıların hepsi yaşama çocuklardan daha çok bağlıdırlar; gençlerden daha güç ölürler. Çünkü ömürleri boyunca bu dünya için çalışmışlar ve sonunda boşuna emek verdiklerini görür olmuşlardır. Göçerken bütün mallarından çabalarının meyvelerinden ayrılırlar. Yaşadıkları sürece ölürken yanlarında götürecek hiçbir şey edinilmediğini düşünmemişlerdir.
İnsanlar bir gün gelir de sağduyuyla iyi niyete yeniden kavuşurlarsa devrim yapabilirler.
Mülkiyet çıkar temeli üzerine kurulduğuna göre mülkiyetin olmadığı yerde yarar olamaz.
Hak etmeyene fırsat vermek adalet düzenini bozmaktır; beğeni ya da kınamayı gerektiren bir eylemi kendimize ya da başkasına mal etmek insanı şöyle ya da böyle sarsan her şey yalandır.
O zaman anladım ki iyilik de içinde olmak üzere bütün doğal eğilimlerimiz toplum içine sakınmasız ve önlemsizce götürüldüğü zaman nitelik değiştirirler ve daha önce ne denli yararlıysalar o oranda zararlı olurlar.