İnsanoğlu dünya sahnesinde faaliyet göstermeye başladığı günden beri doğa ile mücadele etmektedir. Özellikle sanayi inkılâbından sonra insanoğlunun doğaya ve doğal ortama müdahalesi büyük bir hız ve ivme kazanmıştır. Tabiat bu müdahalelerin bir sonucu olarak doğal dengenin bozulmasının bedelini deprem heyelan çığ düşmesi sel ve taşkınlar asit yağmurları ve ekolojik dengenin bozulması sonucu ortaya çıkan hastalıklar gibi yolarla ağır bir şekilde ödetmektedir. Bozulan doğal denge kolay kolay tekrar kurulamamaktadır. Ayrıca dünya nüfusu sürekli artarken insanoğlunun üzerinde faaliyet gösterdiği mekân olan yeryüzündeki karaların alanı hiç değişmemektedir. Dolayısı ile üzerinde beşeri faaliyetlerin sürdüğü mekânın çok iyi korunması gerekmektedir.