Su haktır; insanın ve doğada yaşayan tüm canlıların hakkıdır. Fakat çokuluslu şirketler suyun kullanım haklarını 'satın alıp' onu bir pazar malına dönüştürüyorlar. 'Su pazarı' denilen şey aslında evrensel ölçekte bir soygunun adıdır. İşte bu kitap bu soygunu gözler önüne serme suyu kimlerin bulandırdığını ya da suyumuzu kimlerin çalarak su kıtlığı yarattığını ortaya koyma amacını taşıyor. Bunu yaparken de en büyük kapitalist lobi görevi gören BM'nin tıpkı iklim değişiminde olduğu gibi küresel beyin yıkama unsuru olan medya aracılığı ile bir panik havası estirerek ortaya attığı 'su krizi' 'su kıtlığı' gibi meseleleri de sorguluyor.
Susatanlar kapitalizmin doğayı ve doğanın en değerli ürünü olan suyu nasıl sermaye birikimi elde etmek için kullandığını deşifre ediyor. Bugün uluslararası kartellerin su baronlarının 'mavi altın' ya da 21. yüzyılın petrolü olarak gördükleri su üzerine yaptıkları 'kirli' yatırıma dikkat çekiyor.
Küresel ölçekte su döngüsünü iklim değişikliğini ve sonuçlarını barajları HES projelerini totalde su meselesini ele alan bu çalışma bir uyandırma servisi niteliğinde!