Bugünkü milli eğitim sistemimizin ilkeleri ve hedefleri Cumhuriyetin ilk yıllarında tespit edilmistir. Bu ilke ve hedefleri gerçeklestirmek üzere yapılacak olan eğitimsel faaliyetleri organize etmek üzere o zaman çıkarılan kanunlar zaman içerisinde beliren ihtiyacı karsılamak üzere hazırlanmıs olan yenileriyle birlikte günümüze kadar eğitimimize yön vermeye devam etmistir. Ancak sonradan çıkarılan bu kanunların büyük bir çoğunluğu gelisen yenilikler ve olaylar karsısında Cumhuriyetin ilk yıllarındaki tespitlerin içini dolduramamıs aksine onların boslukta kalmasına sebep olmustur. Buna paralel olarak Cumhuriyetimizin kurulusu bir asra (89. yıldönümünü kutladık) yaklasmaktadır. Geçen bu bir asırlık zaman dilimi içerisinde dünyada ve ülkemizde çok ciddi gelismeler sosyal siyasal ekonomik bilimsel teknolojik ve kültürel değismeler yasandı. Sosyal Bilimler fen bilimleri ve özellikle Eğitim Bilimleri alanında ve uygulamalarında çok güzel ve verimli ürünler ortaya çıktı. Öğrenmeöğretme süreçlerinde öğretimin içeriğinde yöntem ve hedeflerinde yeni yeni reformlar yasandı. Dletisim teknolojisi alanında devrim üstüne devrimler gerçeklestirildi. Bütün bunlar ve bunlarla ilgili değisimler Milli Eğitim sistemine dâhil edilemedi ya da bunlar sistem tarafından görülemedi.
Öte yandan bir bütün olarak eğitim sistemimiz özellikle halkımızın planlı dönemde kaydettiği gelismeler karsısında yetersiz kalmıstır. Toplumun önünde giderek onları eğitmesi ve XXI. yüzyıla hazırlaması gereken eğitim sistemimiz birçok yönden onun gerisinde kalmıs bir bakıma islevini yapamaz hale düsürülmüstür. Bugün artık eğitim sistemimizin yıllardır birikerek büyüyen sorunlarından dolayı toplumu eğiterek XXI. yüzyıla hazırlamak söyle dursun farkında olmadan onun önünde bir engel olduğu anlayısı giderek yaygınlık kazanmaktadır. Bu durum ise senelerden beri eğitim sistemimizde reform yapılması gerektiğini söyleyenleri haklı çıkarmıstır.