Akşam karanlığı yemyeşil ormanın üzerine çökmek üzereydi. Çok sık olan ağaçların altındaki keçi yolundan ilerleyen küçük asker taburu karanlığa gömülmüştü bile.
Taburun önünde bir koruyucu yürüyordu. Yanında at süren yirmisinde bir delikanlıydı. Delikanlı iç geçirerek arkadaşlarından gelen arabaya baktı. O anda arabanın perdesi aralandı. Önce beyaz bir eldiven sonra da sapsarı kıvırcık saçların çerçevelediği çocuksu bir yüz göründü. Genç kız arabadan sarkarak buyurur bir sesle:
- Quentin!