Kadınlar bilimde bugünkü düzeylerine büyük mücadelelerle geldiler. Kadınların bilimde başarı kazanmaları aynı başarıyı göstermiş olan erkeklerden genellikle daha fazla zorluklarla baş etmiş oldukları anlamına geliyor. Günümüzde de kadın bilimcilerin çalışmalarında karşılaştıkları zorluklar varlığını önemli ölçüde korumaktadır. Özellikle bazı araştırma alanları hâlâ kadın bilimcilere kapalı tutulmak isteniyor.
Bununla birlikte kadınların bilim dünyasında karşılaştıkları zorlukların niteliğinde farklılıklar oldu. Kadınlar asırlar boyunca erkekten daha az zeki bir cins olarak görülmüştü. Bilimde öncülük yapan kadınlar başarılarıyla ve eserleriyle bu önyargıyı yıktılar. Fakat kadını sadece sosyal bakımdan erkeğine destek olması gereken bir figür olarak gören zihniyet varlığını hâlâ güçlü bir biçimde sürdürmektedir. Bu nedenle bu sorunda nihai zaferi belirleyecek olan şey artık siyasi ve toplumsal bakımdan eşitlik mücadelesidir.
Kadın bilimcilerin kendi entelektüel kapasitelerinin erkeklerinkinden aşağı olmadığını ispat etmeleri kadınların özgürlük ve eşitlik mücadelelerindeki en büyük başarıyı sağlamıştır. Çünkü bu gerçeğin ispatlanması sadece kadınların kendilerine olan güvenlerini perçinleyerek siyasi toplumsal ve eğitim mücadelelerini güçlendirmekle kalmadı kadınları ikinci derecede bir cins olarak gören egemen kültürel bakışı da önemli ölçüde zayıflattı. Kadınların soyut düşünebilme kapasitelerini küçümseyen erkeklere bilim tarihinin verdiği yanıt da çok ironik oldu: Atom çağını iki kadın başlattı; Marie Curie ve Lise Meitner.
Bu kitap kadınların hem kendilerini hem de böylece toplumlarını bilim yoluyla özgürleştirme mücadelelerinden önemli bir tarihsel kesit sunmaktadır.