"Ceza hukukunda suçtan bahsedilen durumlarda fail "köprüden önceki son çıkış"ı da kaçırmış suç yolunda artık geriye dönemeyeceği bir noktaya gelmiş demektir. Zamanı geri çevirme gücü bulunmayan insanoğlunun suçunu da bütünüyle ortadan kaldırması mümkün değildir. Fakat pek çok olayda bunun yarattığı olumsuz etkileri gidermesi ya da en azından hafifletmesi olanak dahilindedir. Hiç kuşku yok ki insan hata yapan bir varlıktır. Yaptığı hataları kabullenme süreci de çoğunlukla pişmanlık duygusuyla başlar. Gerçekten ancak hatasını kabul eden kişi pişman olur ve insan ancak pişman olduğu hatalarını düzeltmeye çalışır. Suç sonrası pişmanlığa dayanan girişimsel çabalara hukuki bir değer tanınması hümanist bir yaklaşım tarzı olduğu gibi ceza ilişkisinin tarafları bakımından da çeşitli yararlar temin edebilecek bir metodtur. Bununla birlikte etkin pişmanlık hükümlerinin kimler hakkında hangi durumlarda uygulanabileceği özellikle örgütlü suçlarla bağlantılı olarak ceza hukuku çevresini aşan bir genişlikte tartışılmaktadır. Ancak aktüel vakaların su üzerine çıkardığı bu tartışmalar çoğunlukla o dönemin politik zeminin belirlediği doğrultuda yürütülmektedir. Oysaki etkin pişmanlık hukuki bir kurumdur ve her hukuki kurum gibi genel ve objektif şartlara tabi olmak zorundadır. İşte bu çalışma söz konusu şartların adını koyma çabasının ürünüdür."