Bihruz Bey zengin bir devlet memurunun oğludur. Babasından yüklü miktarda bir mi-ras kalmıştır. Annesiyle birlikte yaşayan Bihruz Bey yetersiz bir eğitim görmüş yarım ya-malak Fransızca öğrenmiş züppe bir tiptir. Bihruz Bey'in şıklığa gösterişe Beyoğlu'nun eğlence yerlerinde gezerken elinde taşıdığı yabancı dergiler ve kırık dökük Fransızca ile sağladığı saygıya düşkün zayıf kişiliği; en yakışıklı araba takımına sahip olma konusun-daki özentisiyle birleşerek aptalca bir savrukluğa dönüşür.
O dönemin kibarlık gereğinden saydığı şık faytonuyla Çamlıca'da gezerken gördüğü ve soylu bir aileye mensup olduğunu düşündüğü bir kadına âşık olur. Aslında soylu olmayan bu kadın Bihruz Bey'in aklını uzun süre meşgul eder. Kadınla ilgili gerçekleri öğrendiğinde küçük düşer. Bu olay çevresinde o dönemdeki yaşam biçimine de ışık tutan romanda batı-lılaşmanın yanlış algılanmasının sonuçlarına da dikkat çeken trajikomik bir öyküdür.
Roman II. Abdülhamit dönemi yenileşme hareketleri çerçevesinde Tanzimat'la birlikte Batı'ya açılan Osmanlı İmparatorluğu'nda yaşanan sürecin yanlış taraflarının vurgulandığı bir yapıttır.