Köken olarak Latince'de 'küçük' 'az' anlamına gelen 'minor' kelimesine dayanan azınlık kavramı (geniş) sosyolojik ve dar (hukuksal) olmak üzere iki açıdan ele alınabilir. Sosyolojik açıdan azınlık kavra-mı bir toplulukta sayısal bakımdan az olan başta olmayan çoğunluktan farklı niteliklere sahip olan grup olarak ele alınabilirken hukuksal açıdan bütün devletlerin kabul ettiği bir tanımına ise bugüne kadar ulaşı-lamamıştır. Konuyla ilgili genel kabul görmüş hukuksal bir azınlık tanımına ulaşılamamasının nedenlerin-den biri tanım konusundaki belirsizliğin aynı zamanda her devletin kendi politik çıkarları doğrultusunda üşleşerinde azınlıkların varlığını reddetme ya da varlığını kabul ettikleri azınlıkların statüsünü dar yorum-lama eğilimlerine dayanak olmasıyken diğer nedenler de devletlerin hukuksal bir azınlık tanımıyla kendile-rini bağlamak istememeleri ve kolektif azınlık haklarının gündeme gelmesinden duydukları endişedir. Et-nik dinsel kültürel sınıfsal ayrımların olduğu toplumlarda haber bilgi eğitim ve eğlence gibi ihtiyaçlara yanıt veren yayın türlerinin içeriklerinde farklı düşüncelere ve görüş açılarına yer verilmesi izler kitlenin tüm bileşenlerinin gözönünde tutulması yayınların kişi ve grup farklılıklarını temsil etmede denge sağlan-ması ve farklı grupları kucaklayan çoğulcu ve birleştirici yayın politikalarının yaratılması çoğulculuğun temsili açısından oldukça önemli olduğu gibi demokratik bir yaşamın varlığı ve devamının sağlanması için de olmazsa olmaz koşullardandır.
İşte bu kitap medyanın etnik çeşitlilik gösteren Türkiye toplumunun ulusal ve kültürel bütünleşme-sinde nasıl bir rol üstlendiğini ya da üstlenmesi gerektiğini akademik bakış açısı ile yorumlamaya çalışan bir eserdir.