Haberdar olmak arzusu yapıp eden bir varlık olarak insanın doğru tavır geliştirebilmesi için olup bitenler hakkında hakiki bilgiyi elde etme isteğinin doğal bir sonucudur. İnsan doğal olarak bilmek ister çünkü onun en değerli varlığı olan özgürlüğünü yaşayabilmesinin yolu doğru seçimler yapmaktan doğru seçimler yapabilmenin yolu da doğru bilgiden geçer. Toplumsal bir varlık olan insan için içinde yasadığı dünyada gerçeklesen her türlü sosyal siyasal ekonomik hukuki vb. durumlarla ilgili doğru bilgiye ulaşmak otonom bir varlık olarak alacağı kararlar açısından son derece önemlidir. Günümüz dünyasında bu bilgilendirmenin büyük bir kısmı haberciler tarafından çeşitli iletişim araçları vasıtasıyla gerçekleştirilmektedir.
Haberin doğruluğu açısından editoryal bağımsızlığa yapılan vurgu aslında haberin oluşumunda etken bir faktör olarak görülen habercinin tarafsızlığına yapılan bir göndermedir. Yaygın kabul doğru haberin imkanını tarafsız habercilerin varlığına bağlar. Temel sorun tarafsız habercinin var olup olamayacağı sorunudur.
Antik Yunan mitolojisinde tanrıların habercisi "HERMES" in tanrılardan aldığı mesajı yorumlayarak "Olimpos'un" amaçlarına hizmet edecek şekilde insanlara ulaştırdığı söylenir. Bu söylencede habercinin doğasında taraf olmak gibi bir zorunluluk görünmektedir.
Haberci haberi kim adına hangi amaçla ya da ne tür bir motivasyonla şekillendirmektedir. Bu noktada medya sahipliğinden siyasi yapıya oligarşik hegemonyadan habercinin demografik yapısına kadar bir çok bileşenin bir arada düşünülmesi gerekmektedir.
Haber emekçilerinin demografik yapısını merkeze alan çalışma habercinin tarafsızlığının imkanı tartışmasına yeni bir perspektiften bakabilme fırsatı sunmak gayreti içerisindedir.