Türk-İslam kültürünün büyük bilgesi ve gülmece ustası Nasreddin Hoca belli bir dönemin değil tüm zamanlarda Anadolu halkının yaşama biçimini mizah yoluyla dile getirmiştir. Nasreddin Hoca adeta fıkralarıyla halkın sesini duyurmakta mesajlarını ince bir mizah anlayışıyla vermektedir. Nasreddin Hoca'nın fıkralarının son cümleleri adeta atasözü gibi dillerde dolaşmakta ve yeri geldikçe de söylenmektedir.
O her kesimden insanın köylünün kentlinin zenginin yoksulun düşüncelerini çelişkilerini eleştirilerini öylesine zarif ve zekice dile getirmiştir ki kimse onun bu eleştirisinden gocunmamıştır. Büyük bir olgunlukla başkalarını eleştirirken aynı eleştiriyi kendisine de yapmıştır.
Nasreddin Hoca sadece yaşadığı toprakların değil bütün dünyanın hocasıdır. Onun fıkraları daha Osmanlılar döneminde bile Anadolu'dan Ortadoğu'ya İran'a Kafkasya'ya Orta Asya'ya Balkanlar'a Kuzey Afrika'ya ve bütün Avrupa'ya yani Türklerin ayak bastığı her yere yayılmıştır.
"Nasreddin Hoca Fıkraları" kitabının giriş bölümünde hayat hikayesi o zamanki Anadolu coğrafyasının ve yaşamın tanıtımı fıkraların nasıl ortaya çıktığı karakterlerin özellikleri özet olarak anlatılmaktadır. Nasreddin Hoca'nın yaşamış bir kişi olduğundan yola çıkılarak anlatılanlar daha da gerçeklik kazanmaktadır. Kitapta Hoca'nın gülmece özelliğinin yanısıra tasavvufi özelliği de anlatılmaktadır. Resimler geleneksel Türk resimleme sanatı olan minyatür sanatından esinlenerek günümüze uyarlanmıştır.
Kitabın içinde 150 fıkra yer almaktadır. Fıkralar çocukların rahatlıkla anlayabilmeleri için anlaşılır ve sadeleştirilmiş bir dille yazılmıştır.