On sekiz yaş hayalleri kavak yelleri ruhuyla tanıdım seni. İki hecelik adın tek heceli Aşk'ım ile sevişti her daim. Ve aynada bakıp halime bir gecede yetmiş yaşına geldiğimi görüp ağlayamadım. Hâlbuki içimdeki son ihtimali bile verirdim senin için...
Dert dediğin her vakit büyük değil ki...
"Son" neydi? Bir son arar durduk "bu işin sonu yok" tespitlerinde bilirkişi olduk...
Almıla Erdem
Uçsuz bucaksız bahçelerde dans ederek çiçek toplamayı da beklemiyorduk karanlık orman kuytularında böğürtlen toplamayı da. Dikenlerin içinde ellerini yırta yırta ısırganların görünmez acısına katlana katlana...
Kâr zarar hesabına giremeyen bir iştahla aşka düştük işte...
Kış için reçelini yapan misafire saklayıp gösterişine kananlar hanım oldu; dikeninden ayırıp intikamını oracıkta alanlar kevaşe...