Türk Dış Politikası son birkaç yılda önemli meydan okumalarla karşı karşıya kalmıştır. Hem küresel siyasetteki büyük değişim sancıları hem de Türkiye'nin siyaset ekonomi ve kültür alanlarında içinde bulunduğu coğrafi havzalarda yapısal niteliği haiz olduğu düşünülen siyasi dönüşümlerin getirdiği fırsat ve tehditler karşısında Türkiye'nin dış siyaset yapıcılarının ciddi siyaset arayışları içinde oldukları görülmektedir.2011 yılı bu açıdan Arap halk hareketleri ve bu hareketlerin artçılarının getirdikleri bakımından önemli bir yıldır. "Yeni Türkiye Dış Politikası" bilhassa Suriye ve İran ile olan ilişkilerde zor zamanlardan geçmekte ve sınanmaktadır. Türkiye'nin bu iki ülke ile olan ilişkileri sadece basit ikili ilişkiler bazında değil bölgesel anlamda "yeniden saf tutuş" bağlamında değerlendirilmelidir. Diğer yandan bölgesinde yaşanan birçok krize rağmen Türkiye dış siyasette yeni coğrafyalara olan açılımına da devam etmektedir. Bu kitapta 2011 yılının getirmiş olduğu fırsat ve tehditlere Türkiye'nin dış siyasette ne şekilde cevap verdiği hakkında sahasında uzman yetkin akademik kalemler tarafından yazılmış önemli değerlendirmeler bulunmaktadır. Bu çalışma dış politikayı televizyon ve gazete haberlerinin ötesinde derinlikli bir nitelikle ile kavramak için son derece yararlı bir eser hüviyetini haizdir.