Ben minik bir kız çocuğuyken düş'ün dalına yaprak olmayı öğrendim. Hep çok çok konuşur azar azar ölürdüm Mevsimlerin böyle fakına vardım geçip gitmek için gelirlermiş meğer. O kadar uç noktalara büyürdüm ki korunaksız uçurumlarda dokunulmaz çiçek olurdum öylesine aykırı.
Yapma denilen her şeyi yaptım. Ünlemlerin uyarısına soru işaretlerinin kaygısına virgüllerin kısacık nefes alışına ve noktaların son oluşuna aldırış edemeyecek kadar ağır düşler besledim. Bir gerçek ne kadar güzel ve görkemli olabilirdi ki bir düşten Doğumlardan ölümler çıkarıyordum eşit sonucu biz olan. Bizliğe ilk böyle adım attım.