"Coğrafya bir ülkenin yazgısıdır" deyişi Anadolu için ancak bir şansı anlatmakta kullanılabilir. Çünkü "güneşin doğduğu yer" olan Anadolu bir coğrafya olmaktan öte tarihi yaratmış uygarlıklar sürecinin adıdır. O deyim yerindeyse "tarihin mucizeleri"ne ev sahipliği yapmış ve tanıklık etmiş üzerinde yaşayanların toplumsal ve insani kimliklerini oluşturmada yararlanabileceği bir olanaklar yarımadasıdır. Aklın bilimin sanatın felsefenin ve inançların bazen doğduğu bazen yeşerdiği bazen de boy attığı topraklardır. Anadolu antik ve tarihi birçok kütüphanesiyle insanlığın ortak uygarlık havuzuna eşsiz katkılar sağlamıştır. İnsanın uygarlık çabasının hem ham maddesi hem de ürünü durumundaki bilgi sözlü kültürle yaşatılırken yazının bulunuşuyla "kütüphane"nin doğuşuna vesile olmuştur. Kütüphane insanın gerçeği arama mücadelesinin iyiyi doğruyu güzeli yaratma ve yaşatma isteğinin bir aracıdır. Aynı zamanda aklıyla yaşayan bilimi kılavuz edinmiş düşünce dünyası zengin yüreği dolu toplumların vazgeçilmez bir müessesesidir.