Bütün kapılar kapalıydı. Kapıların önünde ve ardında kırılanlar vardı. Kırılanlar varsa elbette kıranlar da olacaktı. Kıranların zamanı varsa kırılanların da olacaktı. Ve isyan kırılmanın en acımasız en adaletsiz
en dayanılmaz olduğu yerden yükselirdi her zaman. Ve yeniden yükselecekti.
Kırılanların isyan ateşini körükleyen öfke kıranlarını gökyüzüne ağan alevleriyle tutuşturup arındırmadıkça dinginliğe ermezdi.
Ermeyecekti. Ve kıranların günahlarından arınmasının yegâne yolu kırılanların yaktıkları ateşteydi. Bu makus talihten kaçış yoktu;
bedel ödenecek ve ödetilecekti. Bugün değilse yarın... Ama mutlaka... Umut
Kızıl Martılarla kanatlanacaktı yeniden...