Tarihsel dilbilim öyle bir malzeme denizidir ki her türlü araştırma burada boğulabilir. Kendi kendime dedim ki eğer bilim fikirler dramı ise neden araştırmalar dramaturji kurallarına (zaman mekan ve hareket birliği) tabi tutulmasın. Başka türlü davranılırsa işin içinden çıkılamaz. Araştırmakta olduğum Türkçe kelimelerin kullanılış alanını Türklerin tarihen yaşamış oldukları bölgelerle sınırlamaya gayret ettim: Moğol bozkırları Altay Orta Asya İdil Boyları Güney Kafkas Anadolu... Ama artık oluşmuş bir kanatim vardı ki 8. Yüzyıl Orhon yazılarında görülen eski Türk dili bu aşamaya daha önceki dönemlerde oluşmuş bir kelime hazinesi ve mükemmel bir gramerle varmıştır; zira böylesine bir zenginlik iki-üç yüzyıl içinde oluşturulamazdı. Dil sonraki yüzyıllar içeresinde de değişmemiştir. Okur yazar olan herbir Türk; çıplak Moğol bozkırlarında Orhon nehri yakınlarına dikilmiş taş anıt üzerine büyük hakan Kül Tigin'in anısına yazılmış olan hatıra yazılarını anlamak durumundadır.