Biyi Bandele okurları gözleri çapak bağladığı için bir daha yeşil yanmayan trafik lambasının önünden alıp katiller dışında hiç kimsenin mahkum edilmediği; ölümün köşe bucak kovalandığı düşler diyarını andıran bir hapishanede geçen on bey yıllık bir komanın; karanlık bir barın duman altı havasında zil zurna sarhoşken içeri giren bir kadının saçlarındaki ıtırın esintisine mahkûm eden bir aşkın; oğlunun geçmişinin görkemli bir cenaze töreniyle gömen annenin; sevgilisinin ölümünün ardından insana parmak ısırtacak bir kariyeri bırakıp sokaklarda Sokratesçilik yaparak azar azar intihar eden bir oğulun hayatına; ortasında önce düş mü gerçek mi diye şaşırıp kaldığımız; ardından oturup sorduğumuz bir hayata götürüyor.
Bandele insanı sayfalarına tutsak eden bu romanında hayatın tam ortasına girip oradan konuşuyor.
"Biyi Bandele büyüleyici bir sese sahip: mizah gerçeküstü ve tutku öğelerini başarıyla birleştirerek son yılların en sıra dışı romanlarından birini yazmış..."
- Times Literary Supplement