Evet ben Marmaris'te bir yol bulmaya çalışıyordum...
Ama kurulu düzene alışıldık sisteme karşıydım ben. Atatürk'ün yıllar önce tanımladığı devrimlerin yolunda yolculuğundaydım. Vardığı varacağı hedeflerdeydim. 68 kuşağının neferlerinden olmakla övünç duyarak o inançla doğruluğu dürüstlüğü seviyordum. Haklının yanında olmayı haksızlığa sonuna kadar başkaldırıyı yeğliyordum. Yorucu olmasına rağmen zevkle çalıştığım gazetecilikte Usta Gazeteci Sedat Simavi'nin dediği gibi; "kalemime efendi kalmayı uşak olmamayı mecbur kalırsam kırmayı ama asla satmamayı" özlüyordum. Bu özlemi gönül verdiğim bu meslekte kendime yaşam biçimi seçiyordum... Öyle yapmaya da hep gayret ettim.
Memleket belleyip havasını soluduğum bu kentin daha temiz olmasını arzuluyordum. Mahalle aralarında bile korkusuz dolaşılan kaldırımlarında serbestçe yürünebilen yolları meydanları geniş özgür demokrat bir kent özlüyordum. Eğreti kentleşme çarpık yapılaşma olmasındı. Çocuklar daha temiz bir denizde yüzsünler istiyordum. Oltasına yem takıp denize atan varsın küçük olsun ama bir balık çekebilsin diyordum.
"Su içenin toprak işleyenin" diyerek ormanlar yakılmasın. Mülkiyete hukuka tecavüz edilmesin. Çevresi kirletilmeyen doğallığı bozulmayan her mahallede parkı olan.. Din dil ırk mezhep farkı gözetmeksizin bu ülkeye vatandaşlık bağıyla bağlanmış güleç yüzlü daha bir sevecen saygılı uygar insanlar doldursun bu kenti kentleri. Kent yaşayanı geçmişine sahip çıksın tarihini geleneğini göreneğini öğrensin korusun.. Başka kültürlere de saygı duysun duyursun. Okulları sineması tiyatrosu düğün salonu olsun. Bir kültür merkezi olsun sanata ve sanatçıya saygı duyulsun...
Bu kent turizmi tarihi ve kültürel zenginlikleri ile dışa açılsın. Bir insan doğup büyüdüğü içinde yaşadığı ekmek yediği bir kenti neden severse herkes Marmaris'i de öyle sevsin istiyordum. Hele bir de buraya gönül verdiyse... Daha neler... Hep daha dahaları istiyordum.
Bu yüzden hep yazıyordum.