Kimlik bilinçdışında etkinliğini her an sürdüren sosyal gerçekliğimizi biz farkında olmadan kuran ancak ötekiyle karşılaştığımızda varlığını fark ettiğimiz olgudur. Kimliğimiz üzerine düşünmeyiz. Kimliğimiz üzerine düşündüğümüzde ya kimliğimizden dolayı ötekileştirilmişizdir ya da ötekiyle karşılaşmışızdır. Kierkegaard'ı hatırlatır biçimde birey kimliğinden dolayı tekinsizliğe kapıldığında ya da kaygıya düştüğünde neliği üzerine düşünmeye başlar. Türkiye'de yaşayan bireyler için "kimlik problemleri" aslında çok tanıdıktır. Türkiye ötekisi bol bir toplumdur.
Kimliklerimiz dil yoluyla inşa edilir; söylemlerden imal edilir. Dilin dışında hiçbir şeyin asli bağımsız var oluşu yoktur; var olan sadece söylemdir. Söylem; bir referans çerçevesi bu dünyayı açıklama yolu ve "nesnelerin" biçimlenmesine izin veren bir anlam dünyası kurar. Bu anlam dünyasının bir tarafı kolektif kimlik diğer tarafıysa bireysel kimliktir.