Oturup gün boyu seni düşündüm. Çok sıkıldım bunaldım beşinci kattan aşağı baktım sık sık kendimi düşerken hayal ettim. Düşmekten çok uçmaktı belki bilmiyorum. Ama gün boyunca ölemediğim kesindi. O kadar sıkıldım ki bir ara depodaki alet çantasını aldım uzun zamandır tamir edilmeyi bekleyen birkaç şey vardı sağda solda bekleyen; okumayı bilmeyen bir okuma lambası kendini bile ısıtamayan su ısıtıcısı fil hafızalı bir zaman makinası kanser olmaktan korkan bir kül tablası hep başkalarını göstermekten yorulmuş bir ayna birkaç yel değirmeni buğulanmayı unutmuş birkaç bardak... Tüm bunların ortasında bu eşyalar dünyasında bugün ölü bir baykuşla oturup rakı içtik... O susuyor ben dinliyordum ben anlatıyordum o dinliyordu kafamız dumanlıydı hayal meyal hatırlıyorum; ara ara gelip fotoğrafımızı çekiyordun sen. Ağlıyorduk. Gülmekten ağlıyorduk.