...yoksa tüm odayı ateşe vermeliydim hatta tüm şehri... Hayatımda ilim tahsil namına ne varsa yok etmeliydim aslında. Züleyha'm kapının eşiğine ceylan yavrusu gibi yumulmuş yaşlı gözlerle beni izliyordu. Çekmeceleri döktüm. Züleyha'nın eşiğine oturduğu kapının üzerinde onun ve benim özenle çerçevelenip asılmış diplomalarımız gözüme ilişti. Sandalyeyi kaptığım gibi benim diplomalarımı ilkokul dâhil hepsini indirdim. Onun diplomalarına ellemedim. Ona sırtımı dönüp hepsini masaya vura vura kırdım. Cam parçacıkları etrafa dağıldı. Diplomalarımı tek tek yırttım. Yırttığım her diplomada kan izi kalıyordu. Bir an şaşırdım avuçlarıma baktığımda bir sürü kesik gördüm. En çok da fakülte diplomasını yırtmak zoruma gitti. Paramparça yaptım. Aslında kendimi yırtıyordum Züleyha'mı parçalıyordum geleceğimizi bir ailenin ümitlerini yırtıyordum. Adeta kısım kısım kontrol altında tutabildiğim bir cinnet geçiriyordum. Göğsüm körük gibi inip kalkıyordu. O hâlâ ceylan yavrusu gibi gözü yaşlı beni izliyordu. Bir tavuğun civcivlerini kanatlarının altına alması gibi çocukları kollarının altına almış titrek ve ürkek gözlerini hiç ayırmadan bana bakıyordu. Çocuklarının yüzlerini bağrına basmış babalarının yıkılışını görmelerine engel oluyordu. Çok korkuyordu endişe ediyordu kim bilebilir belki benimle evlendiği için içten içe pişman oluyordu. Belki kahrolsun diyordu belki lanet olsun