"Kadınlar ihanetin kokusunu günler öncesinden alır; kimi umursamaz önceleri. Benim gibi yaralı ve yaralarından tecrübe edinmiş olanlar ise bir bağımlı gibi kokunun peşine düşer başlarına gelecek olanın canlarını çok yakacağını bile bile mazoşist bir zevkle üzerine gider. Ben aynen bunu yaptım. Hayır... Elimde bir kanıt yoktu ama bir his işte... Şeytanın kulağa fısıldaması paranoyakça bir düşünce ama güçlü çok güçlü. Rahatsız edici."
Tahmin edeceğiniz gibi korktuğu başına gelir İris'in. İncinmiştir büyük bir hayal kırıklığı yaşamaktadır kendine acımanın dibine düşmüştür ve sonsuz bir öfke içindedir.
İşte böyle yanıp kavrulmaktayken iyileşmek ister bir gün artık ve yaşadıklarını paylaşacağı bir blog açar: Kırık Kalp Sendromu. Yalnız değildir.
Ayşe Başak Kaban öykü meraklılarının beğenisini kazanan "Ben Kendim ve Bergen"den sonra bu ilk romanında kırık kalplerin nasıl tamir edileceğini anlatıyor tatlı tatlı.