Kasaba Avukatı İlker Karakaş'ın üçüncü kitabı. Hennoz ve Tahterevalli ile birlikte üçlemeyi tamamlıyor. İlk iki kitap öykülerden oluşuyordu bu kez bütün bir uzun hikâye. Hayatın içinden edebiyatın çıkış biçimini örnekleyen üçlemesi İlker Karakaş'ın gerçek ile kurmaca arasındaki kurduğu dengeyi de gösteriyor. Kasaba avukatının ailesiyle çevresiyle yaptığı işle ilişkisi yazıyla çatışması çaresizliği ve kendisine çizdiği yol. Tam bir hayat hikâyesi.
"Biliyorum bu ülkenin beklediği yazar ben değilim. Benim yazdıklarım hiçlik. İnsanlar bir anlam ister. Bu kadar yaşadık bunun bir anlamı olsun. O anlamı ben veremem onlara. Yazdıklarımı okuyanlar sonunda bir sürpriz bekler. Olmaz. Benim yazılarım böyle suyun üstünde yüzen deli balıklar gibi bir oraya bir buraya anlamsızca gider. Kimileri beğenir kimileri de kızar. Ben kızanlara daha yakın hissediyorum kendimi."