"Sosyalizm uygulamasının başı ve sonu trajiktir. En çok da kadınlar nasibini almıştır yaşanılan acılardan. Tüm dünya (sol) entelektüellerinin (özellikle SSCB yönetiminden beslenmiş o dirimle ahkâm kesmiş; yaşayan yaşamayan) o gencecik yüce ruhlu güzel kızlara kocaman bir özür borcu var.
Ülkemde karşılaştıkları insanlık dışı davranış ve tavırlardan dolayı kendi adıma o gencecik ruhlardan özür diliyorum.
Temenni ediyorum ki benzer trajediler bir daha yaşanmasın tarih benzer insanlık dışı olaylara bir daha tanık olmasın.
Romanların ön sözlerinde 'Olaylar ve kişiler hayal mahsulüdür' türünden yazılar okurdum. Bu romanda yazılan olayların benzeri dramlar birçok ülkede -20. yüzyılın 21. yüzyılla buluştuğu zaman diliminde- fazlasıyla yaşanmıştır. Bu romanda yalnızca isimler hayal ürünüdür ama bu da gerçeği değiştirmez."
''Doğu Bloku'' olarak adlandırılan coğrafyadan genç kızlar 1990'lı yıllarda akın akın Türkiye'ye geliyorlardı. Para kazanabilmek için geldikleri bu -hiç bilmedikleri- ülkede pek çok acı ve hoyratlıkla karşılaştılar.
Taşkın Konuralp kitabında Türkiye ile Rusya arasında yaşanan işte bu "karşılıklı" kırılmaya ışık tutuyor.
68 kuşağı bir solcu ile bir Rus kızının aşkından yola çıkan bu romanı dileyen tarih belleğine düşülen bir belge olarak da kabul edebilir.