Ortadoğu'nun kaderi geçen yüzyılın başlarında Osmanlı İmparatorluğu'nun parçalanmasından sonra küçük devletçiklerin dünya siyasi haritasında yer almaları ve günümüze kadar süren yansımaları ile başlamıştır. O günün şartlarında bunun sebepleri dünya kamuoyu tarafından tam anlaşılsa da bunun tespitini yapan ve küçük devletleri ortaya çıkaran İngiliz Krallığı hedeflerine ağır ağır yaklaşarak taşları yerine oturtmuşlardır. Bu hedef Ortadoğu'ya binlerce yıldır yerleşmiş olan ve Osmanlı İmparatorluğu topraklarının derinliklerindeki petroldü.
İngiliz diplomasisinin bu bölgede yürüttükleri gizli siyaseti olan petrol 1900'lü yılların başlarında yakıtlı motorlarda kullanılmaya başlaması ile başta İngiliz ve diğer bazı büyük devletlerin gözünden kaçmamıştır. Ortadoğu aynı zamanda tarihten gelen ticaret yollarının geçiş noktası olmak bakımından da büyük önem taşımaktaydı. Ancak petrolün sihirli gücü ortaya çıktıktan sonra bölge geçmişteki önemi ile kıyas edilemeyecek kadar büyük devletlerin oynadığı tiyatro sahnesine dönmüştür. Bu tiyatro şimdi Irak'ta ve çevre ülkelerinden sahnelenirken aktörler ikinci körfez savaşıyla Perde diyorlardı.
Aynı zamanda 1948 yılında kurulan İsrail devletinin varlığını sürdürmesi bölgede güvenliğinin sağlanması ve Müslüman devletlerden korunması adına sonu gelmeyen oyunlar gösterimden hiç düşmeyecek gibi gözükmektedir.
Petrol iktisadi olması yanında aynı zamanda siyasi meselelerin devamı olmuş yirminci yüz yılın başlarından itibaren egemen güçlerin dans edecekleri hokkabazlık yapacakları sömürecekleri toplumlar ve küçük devletler oluşturmuşlardır. Yine bu egemen güçler demokrasiyi bu devletlerden uzak tutarak yönetimi diktatörlere ve destekledikleri krallara teslim ederek olayların kenarında gözükmekle birlikte tam kalbinde şovlarına devam etmişlerdir.
Okuyacağınız bu roman hayatta yaşamları çalınmış binlerce dramdan sadece biri olup yaşanmış gerçek bir olaydan esinlenerek
yazılmıştır.