Kadim Antakya ve Ortadoğu kültürünü kaynak edinen Kuseyri kişisel serüvenini yetiştiği coğrafyanın mitolojisi tarihi ve bugünüyle harmanlıyor. "Narı bıçaksız bölüşen" ancak tarih boyunca birbirine düşman edilmek istenmiş kardeş halkların hikâyesini kendine özgü epik bir dille anlatıyor. Orontes yani Asi Nehri bu güçlü hikâyeye sesini ve akışını veren imgesel damar olarak beliriyor.
26 düzyazı şiiri bir araya getiren Orontes Mensurları günümüz siyasi karmaşası içinde bölgede öteye itilmiş perdelenerek görünmez kılınmaya çalışılan gerçekteyse halklar arasında alttan alta hiç yitirilmemiş ve hep yaşatılmaya çalışılmış olan kardeşliğe muhtemel ortak kıyamete de vurgu koymaktan kaçınmayan bir övgü. Hafızanın lirik çağrısını ve imgelemin derin akışlı ırmağını izleyen Orontes Mensurları düğün şarkılarını unutulmuş unutturulmak istenen acıları ağıtları yakın tarihimizin utanç sayfalarını yasaklanan dilleri kitapsız aşksız ve lisansız bırakılan kayıp kuşakları babalarıyla aynı dili konuşamayan çocukları çocuklarını çaresizce toprağa veren yaslı anneleri işliyor. Tematik bütünlüğü içinde söylenceyi şimdiye ve sokağa taşıyan kitap güncel olanıysa gerçeklikten koparmadan söylenselleştiriyor.