Öykü pedallarına zor yetişebildiğim ilk bisikletimle değil evimizin önüne çizilen beyaz çizgi ve yanındaki "varış" yazısı ile başlamıştı... Yıllar içinde yerdeki o yazının yeri on metre ileri gitti geri geldi... Olmadı karşı şeride geçti... Birileri geldi "arrive" yerine "finish" yazdı; öbürleri "bitiş"i tercih etti. Sonuçta kırk beş yıl boyunca tüm bisiklet yarışları o bölgede sona erdi...
Yarışmanın coşkusu öfkeler kavgalar ahlanmalar sevinçler kutlamalar hep orada yaşandı. Eh haliyle bisiklet sporuna teşne olan ben de orada zehirlendim!
Aslında yarışmacı bisiklet sporuyla tanışıklığım daha önce başlamıştı. Okuma yazma öğrendiğim 1964 yılında evimize giren altı sayfalık Cumhuriyet Gazetesi'nin arka sayfasının tamamında yayımlanan bisiklet yarışlarını soluksuz okuduğumu hatırlıyordum. Bunu başkalarına anlatırken bir "deja vu" yaşadığımdan şüpheleniyordum ki yıllar sonra Cumhuriyet Gazetesi'nin arşivine girdiğimde "İşte bu" diye bağırdığımı hatırlıyorum. Yedi yaşındaki boş ve aç beynimin kaydettikleri karşımda duruyordu... Ben "uydurmamıştım!"...