Nuri Pakdil'in mektuplarının işlevlerinden birisi tanıdığı her insana hatta bütün insanlığa; birlikte yürümeye bir dostluğa bir anlama inanca; dini varoluş bağlamında anlamaya ve algılamaya; bu anlamlı yolu bilinçli olarak seçmeye; sorumluluğu eylemin yükünü kalemin yükünü üstlenmeye; bu yükle ateş çemberinden birlikte geçmeye dair yapılan apaçık bir çağrıdır. Bir anlamda da bu mektuplar cesaretlendirme yüreklendirme bileme ve öfke aşılama yolu yöntemi ve üslûbudur. Aynı zamanda bir kamçıdır. Bu çağrı bu üslûp ve dil ilk anda her insanı birkaç sözcüğüyle cümlesiyle bile çarpmaya sarsmaya yeter. Çünkü bu dilin bu çağrının ve bu üslûbun Edebiyat dergisi eylemine kadar insanların hiç de alışık olmadıkları ve hiçbir kütüphanede karşılaşmadıkları bir lügati vardır. Bu lügatle ilk karşılaşan insanlardan kimileri doğal olarak ürker. Büyük sözle karşılaşmanın ürpertisine kapılır. Kimileri de bir anda bu lügatin coşkusuna rüzgârına kapılır gider. Çoğu zaman da böyle olmuştur.