1828-1829 Osmanlı Rus Savaşı'nın birkaç yönünü aynı anda ele alan kapsamlı bir çalışma bulunmamaktadır. Konuyla ilgili yapılan ilk çalışmalar daha ziyade göç ve reaya üzerinedir. Kemal Beydilli'nin "1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı'nda Doğu Anadolu'dan Rusya'ya Göçürülen Ermeniler" adlı makalesi ve Ufuk Gülsoy'un "1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı'nda Rumeli'den Rusya'ya Göçürülen Reaya" adlı tezi bu konudaki akademik çalışmaların ilk örnekleridir. Bunların dışında konuya temas eden birkaç makale yüksek lisans ve doktora tezi bulunmaktadır. Literatürdeki yerli ve yabancı çalışmalar daha çok savaşın siyasî ve askerî yönünü ele almıştır. Bu çalışmalarda savaşın sosyal ve ekonomik alanlarda meydana getirdiği değişikliklere yeterince değinilmemiştir.
1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı'nın ardından imzalanan Edirne Antlaşması'yla Rumların bağımsızlık elde etmeleri birçok ulusu bünyesinde barındıran Osmanlı Devleti'ni olumsuz etkilemiştir. Gerek Kafkas cephesinde gerekse Balkan cephesinde çok sayıda reayanın yerlerini yurtlarını bırakarak Rusya'ya göç etmesi; askerî siyasî sosyal ekonomik demografik bazı değişikliklere yol açmıştır. Bu durum Anadolu halkına birçok yük ve sorumluluk getirmiştir. Ayrıca bu savaşta salgın hastalıklar yüzünden binlerce insan hayatını kaybetmiştir. Salgın hastalıklar göçlerle birlikte savaşın etkili olduğu bölgelerde demografik yapıda büyük değişiklikler meydana getirmiştir.