Bütün ulusların ve dinlerin doğuşu doğaüstü güçlerin doğal bir biçimde anlatılmasıyla gerçekleşmiştir. Bütün din kitaplarındaki mucizeler olağanüstü melekler normal yaşamda görmediğimiz her türlü varlık ve olaylar sağlam bir kurgu ile ve ruhumuza işleyen bir anlatımla sunulur. Bu anlatım biçiminde okuyucu veya dinleyici gerçeküstülüğün gerçekle ilişkisini sorgulamaz.
Olayların hepsi gerçektir ancak bu olaylar olağanüstü öğelerin sıradan bir biçimde kabulüne sürükler bizi. Bütün efsanelerde de gerçeklerin etrafında okuyucuların veya dinleyicilerin etkilendiği bir büyü vardır. İşin en güzel tarafı ise bu gerçek dışı öğeler dinleyiciler ve okuyucular tarafından gerçekmiş gibi algılanır ve kabul edilir.