DAĞLARIN RUHU MU VAR?
Bu derin hissiyatı dağlar nasıl yaşar?
Demeyiniz.
Çünkü Hz.Musa Tur dağında iken "Rabbim bana kendini göster de sana bakayım" deyince Rabbimiz dağa tecelli etmişti ve dağ bu tecelli karşısında eriyip gitmişti.
Sebe suresinin 10.Ayetinde; "Ey dağlar Davud'la beraber Allah'ı tespih edin O'nun adını şanını yüceltin.." buyurulmuştu.
Haşr suresinde ise; "Bu Kur'an'ı bir dağa indirseydik onun Allah'a saygısı sebebiyle başını eğip paramparça olduğunu görürdün" Haşr S.Ayet:21
Bakara S.Ayet:74 "(Ey Beni İsrail) sonra sizin kalbiniz katılaştı o kadar ki taş gibi oldu. Hatta ondan da daha katı oldu. Çünkü taş var ki içinden ırmaklar fışkırır. Öylesi var ki çatlar da bağrından su kaynar. Ve öylesi de var ki Allah'a olan tazimi sebebiyle yukarıdan düşüp parçalanır.."
Ahzab suresi 72.Ayette de; "Biz emaneti göklere yere dağlara teklif ettik ve onlar bunu yüklenmekten kaçındılar. Çünkü sorumluluğundan korktular ama onu insan yüklendi" buyurulmaktadır.
Hz.Muhammed'in (s.a.v.) İlahi beyanla buluşmasına çok az zaman kalmıştı. Ama O bundan habersiz iç murakabesine devam ediyordu. İçi o kadar aydınlanmıştı ki göklerin ve yerin arka planını neredeyse görebilecek duruluğa ulaşmıştı. Alemlerin Rabbinden gelecek sözleri alabilecek ve onları taşıyabilecek metaneti de kazanmıştı.
İbadetini ve duasını tamamlayıp Hıra'nın önüne yönelmişti.
NİHAYET BÜTÜN KAİNATIN BEKLEDİĞİ AN GELMİŞTİ
610 yılının Ramazan ayı Kadir gecesiyle nurlanmış ve sabahın fecri henüz çıkmamıştı. Birden ışıklar içinde ve tarifi imkansız güzel kokular saçan biri Hz.Muhammed'in (s.a.v.) karşısına dikiliverdi.
Bu kitapta Hz.Muhammed'in (s.a.v.) Hira'da peygamberlik öncesi yaşadığı beş yıla yakın tefekkürünü ve Rabbine yönelişlerini okuyacaksınız.Bir solukta başlayınca bırakamadan.....