"Aşk dediğin yalansız olmalıydı... Gün gibi açık dürüst ve onurlu yaşanmalıydı. Bunu bana sen öğretmiştin. 'Kalbinde benim kadar sevdiğin biri olursa o kalp artık bana ait değildir' demiştin...
Ben senden fazla hiç kimseyi sevmedim. Bütün kâinat şahidim olsun ki sensiz doğacak bir güneşi bile kabullenmedim. Seni sevip sana âşık olmayacaksam eğer dünyaya yeniden gelmeyi de istemem...
Peki ya senin kalbin hâlâ bana ait mi sevgilim? Benim kadar sevdiğin başka biri var mı aramızda?"
Şüphe bir kez içine girdi mi insanın temizlenene kadar korkunç bir mücadele başlar. Hele şüphelenen bir kadınsa bu mücadele bir süre sonra savaşa dönüşür. Ve kadınların kendi içinde verdikleri çetin duygu savaşında her zaman 'karanlık taraf' kazanır. Mehmet Coşkundeniz yaşanmış gerçek bir hikâyeden yola çıkarak yazdığı ilk romanında kadınların 'karanlık taraf'ına yolculuğa çıkıyor.
"MEHMET COŞKUNDENİZ İLK DEFA GERÇEK HAYATTAN ALINMIŞ BİR ROMANLA OKUYUCULARIYLA BULUŞUYOR!"