Bin dokuz yüzlü yılların başında kardeş halkların birbirine savaş açtığı bir dönemde hayata tutunmaya çalışan Havva yaşam mücadelesini tüm kötü şartlara rağmen sürdürmeye çalışır.
Savaş nedeniyle bölgede yaşayan Kürtler Türkler ve Ermeniler birbirine düşman kesilmiştir.Ermeniler tecrit nedeniyle sürgüne giderken kinlerinden önlerine çıkan birçok yeri yakıp yıkar.Diğer taraftan dağlarda savaşan bazı gruplar ve yol üstündeki bazı yerlerde halk göç eden ermeni kervanlara saldırıp onları talan etmektedir.
Tüm bunlara şahit olan Havva'nın daha büyük bir derdi vardır.Roman'da savaşın ve düşmanlığın korkunç yüzü ile aşkın ve sevdanın sıcak kokusu bir arada hissediliyor.