Bu kitap çevre bilinci konusunda farkındalığa sahip bireylerin eleştirel bir bakış açısıyla
hazırladıkları çalışmalarından oluşmaktadır.
İnsanoğlunun sözde yaşam kalitesini artırmak adına geliştirmiş olduğu sermaye odaklı sistem sadece ve sadece maliyetleri düşürmek ve tüketimi artırmak üzerinde yoğunlaşmakta; sistemin ekolojik dengeye verdiği zarar göz ardı edilmektedir. Tüketimin küresel çapta artırılma çabaları üretim için dünyanın kısıtlı kaynaklarının düşüncesizce tüketilmesi sonucunu doğurmakta alınan yüzeysel önlemler doğaya verilen zararı telafi etmekte yetersiz kalmaktadır.
Ancak bilinmelidir ki asıl yaşam kalitesi hala temiz havayı soluyabilme ya da sanayi atıklarıyla kirlenmemiş bir kaynaktan su içebilme özgürlüğünde yatmaktadır. Küresel çapta ekolojik denge hesaba katılmadan "modern" yaşamımıza katkı sağladığı söylenerek hızla devam eden yapılaşma çalışmaları sanayi için hayati önem arz eden enerjinin üretiminde yenilenebilir kaynakların kullanılmaması gibi bilinçsiz davranışlar nedeniyle üzerinde yaşadığımız dünya hızla yaşama ve yaşatma gücünü kaybetmektedir.
Yaşayabileceğimiz başka bir dünyanın var olmadığı düşünüldüğünde ekosistemi korumaya yönelik politikaların desteklenmesi için insanların çevre konusunda doğru bilinçlendirilmesi son derece önemlidir. Doğru ya da yanlış algı yaratmada son derece etkin olarak kullanılan iletişim kanallarının ise ekoloji ve çevre sorunları açısından hayati bir role sahip olduğu açıktır.