I. Alaeddin Keykubad ve II. Gıyaseddin Keyhüsrev dönemlerinde vezir ve başmimar olarak görev yapan ve Selçuklu idaresinde çok büyük söz sahibi olan Sadeddin Köpek ölmeden önce en son şunları zikreder: "Onlar beni tahta layık görmediler. Aşağıladılar. Buldukları her fırsatta arkamdan konuştular. Bunların hepsinden haberdardım. Hakkım olandan beni uzaklaştırmayı kendilerine vazife addetmişlerdi. Hasımlarımı işkenceden geçirirken danalar gibi böğürdüler. Gözlerini oyarken ağladılar közlerken dağlarken... Derilerini yüzerken bana biat ettiklerini bildirdiler. Ben ilahi adaleti sağlamak üzere Tanrı tarafından görevlendirildim. Bizim olanları muhafaza etmeye memur kılındım... Senin rızkını veren de benim o rızkı muhafaza eden de..." İşte Sadeddin Köpek devlet kademelerinde ne kadar yetişmiş bürokrat ne kadar değerli komutan varsa hepsini işkencelerle ortadan kaldırmış yargı mensuplarını sindirmiş hayatına dokunmadığı zevatı da köşesine çekilmeye mecbur etmişti. Bir tek adam düşman ordularının yapamadığı tahribatı nasıl yapabilirdi? Bir tek adam göz göre göre ülkeyi güç durumlara nasıl sokabilirdi? Anadolu'yu Moğol istilasına hazırlayan Vezir Sadeddin Köpek ve ortadan kaldırdığı nice masum insan... Bu korkunç adamın adını telaffuz etmek okuyacağınız bu kitapla size de yasak olacak.