"Beni denizde yol alırken fırtınaya yakalanıp alabora olmuş ancak parçaları hâlâ suyun üstünde dolanan bir gemi olarak düşünün. Çünkü şu an hiçbir intihar şeklinin beni bulunduğum azaptan kurtarabileceğine inanamayacak kadar çaresizim. Istırabımın ortasında kendine bakıp bedenimin sende hâlâ ne işe yaradığını sorgulayana dek ölüme yelken açamazsın ve sırf bu yüzden salıverirsin kendini hayat denen o azgın denizin ortasına; başıboş ve anlamsız... Hem yaşamayı unutmuş bir insan ölümden nasıl bahsedebilir ki?"
"Bahse girerim bu romanı elinizden düşürmeden bir solukta okuyacaksınız..." Kitabın akıcı ve sade bir anlatımla süslenmiş kurgusu kendinizi içerisinden çıkaramadığınız gerçekliği karakterleri yanı başınızdaymış hissi veren doğal bir havası var.
Romanın hayal ile gerçekliğin anaforunda kurgulanması sürprizlerle dolu olması ve psikolojinin birçok öğesini barındırması genç yazarın sonraki romanlarının da özlemle bekleneceğinin ipuçlarını veriyor.
Size tavsiyem okumaya başladığınız andan itibaren sıkı durun ve gelecek şoklara hazırlıklı olun...
ENGİN ÇİFTÇİ