"Doğduğumdan beri aynı Sevda'ydım. Daha geçen gün pısırık olduğum için beni tartaklayan adam bugün uysal olduğum için övünüyordu. Her cümlesinde bana mutlaka bir kere aptal ya da geri zekâlı diyen adam ilk defa sözlerinden çıkmadığım için benimle gurur duyuyordu. Sırf onlara inat geri zekâlı gibi davranmak istedim ama olan yine bana olacaktı. Bu evden tek kurtuluşum bu şanstı. Üstelik evlenen diğer kızları düşününce mucize gibi şanstı. Bu düşünce sakinleştirdi beni. Sonuçta zaten benim istediğim insanla bir yuva kurma ihtimalim yoktu o yüzden bu şansı tepmek yine bana zarar verecekti. Evet hayat bana bir pazarlık şansı sunmuştu. Çaresizliğin rahatlığına sığınıp süsleyerek bu işe anlam yükleyecek değilim. O an içimdeki ses "Bu senin şimdiye kadar başına gelen en iyi fırsat bunu değerlendir. Böyle bir şey bir daha olur mu olmaz mı garantisi yok!" diyordu ben de onu dinledim. Babam saklayamadığı yalakalığıyla ne kadar fırsatçıysa ben de o denli bir içten pazarlıkla onu takip ettim. İkimizin de birbirimizden farkı yoktu bu fırsat pazarında."
Büyük şehrin varoş mahallelerinde geleneksel bir aile ortamında büyüyen genç bir kızın öyküsü bu. Sevda'nın!.. Hayatını nice hedeflerle taçlandırma mücadelesine girmişken kapısına gelen kısmeti kovuşturmasına izin verilemezdi. Verilmedi de... Güçlü kızdı Sevda bu durumun da üstesinden gelmeyi başardı. Tam makus kaderini şansa çevireceği dönemde olayların görünmeyen yüzünün peşine düşmeye karar verdi. Anladı ki bu oyunda herkes kendine biçilen rolü sergilemekteydi. Gerçekse sadece bastırılmış duygulara mesken kalplerde gizliydi.