Araf'ın Yokluğu bir ilk kitap. Damıtılmış yaşam deneyimlerinden süzülüp gelmiş bir bakışın/anlatımın öyküleri her biri. Yaşama sevgi dokunuşlarının diliyle bakıp kuruyor öykülerini Bilgin. Bazen buruk içli bazen gülümseten bizi okur olarak merak duygusuna kaptıran anlatıcının bakışına yansıyan insanlık durumlarını içlenerek okuyacaksınız gene de. Yarım kalmışlıklar burukluklar bırakılmışlıklar tamamlanamamış düşler... Özcesi hayatın sağanağına tutulmuş insanların öyküleridir okuyacaklarınız.
Bilgin'i okurken Vasili Şukşin'in Yaşama Tutkusu'ndaki öykülerini hatırladım bir anda. Romantik gerçekçi Şukşin ile İnci Bilgin'i buluşturan kuşkusuz insan/insanlık durumlarına (dramlarına diyemiyorum) bakışları.
Sevgiyle ilgiyle merakla ve biraz da sorgulayarak insana doğru yürüyor her iki anlatıcı da.
Zamanımızın öykülerini almış sinesine Araf'ın Yokluğu. İmge ve duygu yüklü dilin sağanağında yazıldığı yazarak kendini var etitği çok açık. Yalın saydamlıkla yol alacak bir anlatıcıdan geç kalmış bir kitap.
Bilgin'e edebiyatımıza hoşgeldin diyorum
FERİDUN ANDAÇ