Türkiye neredeyse her gün yargının verdiği bir kararı konuşan tartışan veya her sabah bir yargı skandalına uyanan bir ülke haline geldi. Ancak Türkiye'de yargının değişik ayaklarını oluşturan kurumların özellikleri fazla tanınmamakta bu konuda genelgeçer görüşlerin dışında farklı görüşlerle ayrıntıya inen araştırmalara rastlanmamaktadır. Bu bileşenlerin arasında en büyük grup olan avukatlar ve meslek örgütleri olan barolar hakkında ise oldukça az şey biliniyor. Oysa TBMM'de bulunan en kalabalık meslek grubu avukatlar olduğu gibi hakim ve savcılarla kıyaslandığında vatandaşlar tarafından en erişilebilir meslek yapısına ve özelliklerine sahip olmaları da onları toplum içinde farklı bir statü içine sokuyor. Yrd. Doç. Dr. İdil Elveriş'in Barolar ve Siyaset adlı çalışması Türkiye Barolar Birliği ve devlet kurumları arasındaki ilişkiyi baro başkanlığı ve yöneticiliği yapmış kişilerle mülakatlar üzerinden incelerken Türkiye'de siyasete ve çıkar grubu yapısına da ışık tutuyor. Siyasetle bu kadar iç içe olan bir meslek siyasetten istediklerini nasıl elde ediyor kendisini hangi değerlerle tanımlıyor toplumsal siyasi ve ekonomik değişimden nasıl etkileniyor? Avukatların mahkemelerde hakim ve savcılarla yaşadıklarının Adalet Bakanlığı ve Türkiye Barolar Birliği ilişkilerinde kurumsal bazda tekrarlandığını görmek Türkiye'de devlet davranışı üzerine bize neler söylüyor? Milletvekili olunca avukatlık unutuluyor mu? Neden Türkiye Barolar Birliği devlet kurumları nezdinde TOBB kadar saygın değil? İşte elinizdeki kitap bu sorulara cevap aramaya çalışırken yerleşik görüşlerin dışında bir anlayışı da savunuyor.